Kişisel

Yalan

Hata!

Dört bir yanı okyanuslarla çevrili kara parçalarında yaşadığımız bu hayat koca bir yalan.

Yalan olduğunu bilmeden mi hatalar yapıyoruz yoksa hepimiz sahte olduğunu bildiği halde mi hata yapmayı normalleştiriyoruz emin değilim. Kaç yaşından sonra masumluğumuzu kaybediyoruz? Yoksa yalan olan hayat mı masumluğumuzu bizim elimizden alıyor? Bilmiyorum…

Bazen düşünüyorum. Herkes bunun kocaman bir yalan olduğunun farkında ve duygularla yaşamanın zayıflık olduğunu düşünüp, kendini neyin mutlu edeceğini düşünüp anını yaşıyor. Tabi bunun ağır bedelini karşısında ki insan çekiyor, olsa bile..

Bazen de bu yaşamın yalan olduğunu bilmeden öğrenmeye her zaman aç ve hata yaparak kendini geliştirmeye çalıştıran bir insan topluluğu olduğumuza inanıyorum. Bu düşünce düşündüğüm an saçma gelse de o an beyaz düşünmek beni ufakta olsa umutlandırıp, rahatlatıyor.

Düşünmenin rengi mi olur derseniz. Bence var fakat yalanın asla olmadı. Her rengin bir anlamı vardır. Renklere baktığınızda ne görmek istiyorsanız onu görürsünüz. Eğer baktığınızda içinizden bir duygu geçiyorsa o an o renk sizin için duyguyu ifade ediyordur. Tıpkı bir renge baktığınızda aklınızdan geçen bir kelime bir anı veya bir düşünce gibi. İşte bu da sizin düşünme renginizdir.

Yalana gelecek olursak, hiçbir renge baktığınızda aklınıza bir yalan yada sahtelik gelmez. En azından şu yaşıma kadar ben böyle olduğunu düşünerek kendimi geliştirdim.

Biz dünyaya gelmeden önce kalbimize işlenen 3 duyguyla gözlerimizi açtık. ‘Aşk’ ‘sevgi’ ve ‘özlemdi.’ Annemizi ilk gördüğümüz anda sevgi bağıyla aşkı bir arada yaşadık. Ardından yaşımız ilerlediğinde ailemizden bağımsız olmaya başladığımız an özlem duygusu devreye girdi.

Şimdi soruyorum bu masum güzel duygular ne ara sahte bir hal almaya başladı? ne zamandan beri aşk ,sevgi ve özlem yalanla iç içe oldu?

Büyüklerimizin ve onlarında büyüklerinin zamanında böyle bir şey mümkün müydü ki nesilden nesille aktarıldı, merak ediyorum.

Akıl, duygunun devre dışı kaldığı zamanlarda veyahut kalmasını istediği vakitlerde tüm bedenini ele geçirir ve sana doğru gelecek tüm seçenekleri sunup elemeni ister. Düşünmeye sorgulamaya ve araştırmaya iter. İşte bende bunu yapıp düşündüm. İzlediğim ,dinlediğim geçmişteki duygulara baktığımda ne aşkın ne sevginin ne de özlemin yalanla bırak aynı kefeye konmasının karşı karşıya bile geldiğini görmedim ve duymadım. Sonra da kendi yaşadığım çağa baktım. Yalan ve sahtelik küçücük bir çocuğun kalbinde bile oyuncak olmuş.

Çok yazık.

Hala daha aşkın kutsal ve özel olduğunu savunup da aşkı seksek oyunu ,sevgiyi ve özlemi de oyunun kuralları haline getiren insanlarla dolu.. Aşk ilk görüşte de olur, zamanla tanıdıkça sevginin verdiği güçle aşka dönüşür. Bu söylediğim 3 duyguda bir arada yaşar. Yürek sadece dinlendiği ve huzur bulduğu yere evini inşa eder. Fakat gel gör ki şimdi ki inşaatların hepsi cepteki para, yüzdeki güzellikle temelini atıyor. Sonra yıllar geçip Allah’ın sana verdiği güzellik ve para elden gittiğinde bu sahte üçleme de bir anda uçup gidiyor.

Sevgide, aşkta ve özlemde yalan olmaz. Eğer bir şeye bağlandıysa gözleriyle gördüğü o yüz onun için dünyanın en güzel cenneti haline gelir.

Aşktan gözünün kör olması tabiri de bence azda olsa bunu anlatıyor.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir