Karşınızda tertemiz bomboş bir sayfa olduğunu hayal edin. Ya resimle güzelleştirirsiniz ya da şuan benim yaptığım gibi yazıya dökersiniz. Çocuklarımızda doğdukları ilk andan itibaren tertemiz el değmemiş bir sayfaya benzer. Eline kalemi alana kadar gözlerinin içine bakar. Ona bir şey öğretmen için dudaklarını kontrol eder, söylediklerini önemser ve yaptıklarına gözü kapalı güvenir. İlk yıllar onu beslemen ,ona sahip çıkman ve onu sevmenle sana bağlanır. Öyle bir bağlanır ki gittiğin an kaybetme korkusuyla en kıymetli göz yaşlarını dökerler. İşte buraya kadar hiç sorun yok. Aslında iş bundan sonra başlıyor. Anlamaya ve öğrenmeye başladığında…
Bu zamanda çocuklarınızı bağımlı hale getirip üstüne güvenlerini kırıyorsunuz. Ya farkında değilsiniz ya da hepinizin işine geliyor. Bağımlı olmak sadece madde bağımlılığı anlamına gelmez. Madde bağımlılığından daha beteri birisine/birilerine bağlanmak. Öyle bir boyuta geliyor ki siz olmadan nefes almayı bilmiyorlar. Hiçbirisi bağımlı olduğunu bilmeden akıllarında ‘onlar benim ailem iyiliğimi istiyor’ diyerek o yolda kör bir şekilde yürüyor. Farkında değiller. İlerleyen zamanlarda siz ortada bıraktığınızda ayağa kalkmak için hem kendiyle hem hayatla savaşacaklar. Bunu yaparken de çok ağlayacaklar.
Üstüne şunu da anlayacaklar. Bu hayatta sırtını ailene bile dayayamayacağını. Kalp kırıklıkları ve güvensizlik ilk olarak ailede ortaya çıkar fakat çocuk bunu yapayalnız kaldığında anlar. O zamana kadar ailesinden olmayanları suçlar. Hayat acımasız değildir. Hayatı acımasız yapan insanlardır. Hayatı zorlaştıran insanların bencillikleri ve iki yüzlülükleri.
Çocuklarınıza ilk önce kendilerine güvenmeyi ve bağımlı hale getirmemeyi öğretin. Onun düşmemesi için elinizden gelen her şeyi yapacağınızı dile vurmayın. Yaptıklarınızla gösterin,yaptıklarınızla kalbine işleyin. O çocuk büyüdüğünde sırtını dayayacak bir duvar aramasın. Eğer bazen arayacak duruma gelirse kendine duvar olsun. Ailesi olmadan da yapabilmesi ayakta durabilmeyi öğrensin. 20 yaşına geldiğinde kendi başına tökezleye tökezleye öğrenmesin. Kalbi kırıla kırıla dizleri kanayarak kendine duvar olmaya çalışmasın. İstese de tamamen kendine duvar olamaz. Hep dayanacağı bir yer arar. Ağlayacağı bir omuz ve onu destekleyecek sözler bekler. Yapma…
Çocuklarınızın size güvenemeyeceğini söyleyemezsiniz bu mümkün değil. Bırakın o öğrensin. Öğrenince çok keşke diyecek ama o keşkelerle kendini sizden bile koruyacak. Kendi mutluluğu için sizin gibi bencil olmayı gene sizden öğrenecek. Keşke diğerleri gibi gaddar olsaydım diğerleri gibi dilime geleni yutmak yerine söyleseydim diyecekler ama gene de o insanlar gibi olamayacaklar. Çok uğraşacaklar fakat bazı anlarda duvara kafa atıp burnunu kanatacaklar. O duvar ailesi olacak, burnundan akan kanda keşkesi..